İşçiler, Köylüler, bütün milliyetlerden halklarımız, sözümüz size !
Bugün 29 Ocak 2010. Bundan 89 yıl önce Türkiye’de Komünizm Bayrağını göndere çekmek için yola koyulan TKP’nin kurucusu ve önderi Mustafa Suphi ve 15 yoldaşı Türk burjuvazisinin hunharca saldırısında katledildiler. Taranarak Karadeniz’in karanlık sularına gömülen 15 öncünün şahsında Kemalist Türk burjuvazisi Komünizmi Türkiye somutunda tarihe gömdüğünü düşünüyordu. Yanıldılar. Evet bu hunhar saldırıda ve daha sonraki dönemlerde de yürüyen onlarca “Komünist Tevkifatı”nda örgütlü Komünist Hareket büyük yaralar aldı. Evet Mustafa Suphi’nin önderliğinde, Rusya Bolşeviklerinin de desteğiyle kurulan TKP gelişmesi içinde yozlaştı, revizyonistleşti, fakat hiçbir dönemde Komünizm yok olmadı. 1970’li yılların başlarında İbrahim Kaypakkaya’ yoldaşın önderliğinde TKP/ML ile revizyonist TKP’nin yere düşürdüğü Komünizm bayrağı yeniden yükseltildi. O bayrak 1981’den bu yana Bolşevik Partimizin gönderinde dalgalanıyor, Bolşeviklerin ellerinde yükseliyor.
Birleşik Bolşevik Partimiz şimdi 9. Olağan Kongresini başarıyla gerçekleştirdi. Tüm Parti Örgütlerimizde yapılan demokratik seçimlerle belirlenen delegelerle toplanan 9. Parti Kongremiz Parti Tarihimiz açısından çok önemli bir görevi yerine getirdi, Parti Programı konusunda yürütülen tartışmaları sonlandırdı. BOLŞEVİK PARTİ PROGRAMI’ nı karara bağladı. Gerçek Hareketin her bir adımının, bir düzine programdan daha önemli olduğunun ve fakat ilke programlarının da , tüm dünyanın gözü önünde parti hareketinin düzeyini gösteren bir nişane olduğunun bilincinde olan partimiz, bu anlayışlara uygun olarak Parti Programının hazırlanması, tartışılması ve sonuçlandırılmasında aceleci davranmadı. Kurulduğundan bu yana geçen 29 yıl içinde sürekli geliştirilen Programatik Görüşler bütünü temelinde çalıştı. Bir Program için gerekli tüm teorik hazırlıkları tamamladıktan sonra, 8. Kongre ile 9. Kongre arasında Doğrudan Program taslakları üzerine tartışmalar yürütüldü. Bu tartışmalarda temel ayrılık noktası önümüzdeki devrim aşaması konusu idi. Kongremiz bu tartışmayı önümüzdeki devrim aşamasının işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimi aşaması olduğu biçiminde sonlandırdı. Kongremiz :
* Türkiye’de sosyalizmin yolunu açmak için, bugün demokratik halk devrimi aşamasının gerekli olduğunu,
*bu devrimin iktidar hedefinin demokratik halk iktidarı olduğunu;
*demokratik halk iktidarının sınıfsal içeriğinin işçi köylü diktatörlüğü olduğunu,
* bu diktatörlükten Proletarya diktatörlüğüne, dolayısıyla sosyalizme geçişin hızını işçilerin bilinç ve örgütlenme ve yoksul köylülükle birlik seviyesinin belirleyeceğini,
*bugünkü ekonomik alt yapının proletarya diktatörlüğü şartlarında sosyalizmi inşa için yeterli olduğunu tespit etti.
Kongremiz Demokratik Halk Devleti’nde Proletaryanın Programının ana hatlarını belirledi.
Kongremiz Program tartışmalarını sonuçlandırma yanında daha bir dizi önemli konularda tartıştı, kararlar aldı.
Kongremiz , 8.-9. Kongre arasındaki çalışmaları değerlendirdi. İşçi Sınıfı ile Komünizm’in birleştirilmesi çalışmalarında attığımız olumlu adımları değerlendirdi. Bu adımların sürdürülmesi için “ Bütün güç İşçi Sınıf içindeki çalışmaya” “Bütün Güç Parti inşasının İştetme/Fabrika Hücreleri temeline oturtulması çalışmasına” “Bütün güç Partinin gerçekten Bolşevikleştirilmesine “ şiarlarına sarılınması gerektiğini tespit etti.
Kongremiz bunu yaparken, aynı zamanda bu görevin bugünkü şartlardaki olağanüstü zorluklarına da vurgu yaparak, sübjektivizme düşmemek, istekleri gerçeklerin yerine geçirmemek gerektiğine de dikkat çekti.
Kongremiz 8-9 Kongre arasındaki dönemdeki faaliyetlerimizde yaptığımız hataları da değerlendirdi. Bunların özeleştirisini yaptı. Bu bağlamda Program tartışmalarının Partinin çok yakın çevresi ile sınırlı tutulmasının yanlış olduğunu, doğru olanın bu teorik-siyasi tartışmanın devrimci kamu oyuna açık olarak yürütülmesi olduğunu tespit etti.
Kongremiz siyasi gelişmeler bağlamında yaptığı değerlendirmede 8. Kongremizde yapılmış olan Türkiye’nin “Hala faşist, fakat faşizmin çözülme sürecinde bulunduğu bir ülke” değerlendirmesinin bugün için de geçerli olduğunu tespit etti. Kongre bu tespitin yapıldığı dönemde 1982 Anayasasının bütün değişikliklere rağmen halen geçerli Anayasa olduğu, bu Anayasının ruhunun faşist olduğu tespitlerinin eksikliğini tespit etti ve bu eksikliği giderdi.
Kongremiz ayrıca Antakya (Arabistan) bölgesinin ilhak edilmiş bir bölge olduğu, Arapların da ezilen ulus kategorisi içinde ele alınması gerektiği tespitlerini onayladı.
Kongremiz önümüzdeki çalışma döneminde yapılması gereken işler konusunda tartışarak Çalışma Planı konusunda tavsiyelerde bulundu.
Kongremiz çalışmalarını bir dahaki Kongreye kadar Partiyi yönetecek Yeni MK Seçimini gerçekleştirerek tamamladı.
21. Yüzyılın bu onuncu yılında da insanlığın önünde duran alternatif Ya Sosyalizm/ Ya Barbarlık içinde çöküş !
Partimizin 9. Kongresinde kabul edilen programımızda önümüzde duran alternatif Ya Sosyalizm, ya emperyalist Barbarlık içinde çöküş olarak konuyor. Daha 20. yüzyılın başında Rosa Lüksemburg tarafından formüle edilen bu alternatif bugün her zamankinden daha güncel. Emperyalizmin barbarlık olduğu ve ona eğer proleter Bolşevik devrimlerle dur denmezse kendisi ile birlikte tüm insanlığı barbarlık içinde çöküşe götürdüğü bugün her zamankinden çok daha net olarak görünüyor. Sosyal Emperyalist kampın çöküşü ertesinde sözü edilen “barış çağı”nın yalan olduğu, o zamandan bu yana yürüyen savaşlarla görüldü, görülüyor. “Demokrasi ve Özgürlük” adına, “Terörizme karşı mücadele” adına Irak’ta, Afganistan’da yürüyen emperyalist işgal savaşları, emperyalistlerin “barış” tan anladığının ne olduğunu açıkça gösterdi, gösteriyor. Yine sosyal emperyalist kampın çöküşü ertesinde ilan edilen “sürekli büyüyen”, krizlerden arınmış kapitalizmin ne büyük bir yalan olduğu, emperyalist dünyanın 1929’dan bu yana yaşadığı en derin ekonomik krizle ortaya çıktı. “Sosyal Pazar Ekonomisi” denen şeyin nasıl büyük bir yalan olduğu, işsizliğin , yoksulluğun, açlığın iyice derinleştiği bir ortamda batan bankalara yapılan yüzlerce milyarlık devlet desteklerinde bir kez daha kanıtlandı. 2009 sonunda Kopenhag’ta yapılan Dünya İklim zirvesinde kapitalizmin ürünü ve insanlığın geleceğini tehdit eden “İklim Felaketi” konusunda alınan kararlar emperyalizmin maksimum kar ilkesinin emperyalistlerin biricik kıblesi olduğunu bir kez daha gösterdi. Bir kez daha ispatlandı ki, emperyalizm maksimum kar için doğal kaynakların kurutulması, doğanın mahvı, yer kürenin cehenneme çevrilmesi demektir. Bir kez daha görüldü ki, sömürü imparatorlukları yıkılmadıkça, emperyalizm işçi sınıfı önderliğindeki halkların şiddete dayalı devrimleriyle yerle bir edilmedikçe, insanlığın geleceği yoktur! Birleşik Bolşevik partimiz işte bu gerçeğin Türkiye/Kuzey Kürdistan/Antakya (Arabistan) bölgesindeki taşıyıcısıdır.
İşçiler-Köylüler- Tüm Emekçiler
Bolşevik Parti sizin aş ekmek mücadelenizde ve iktidar mücadelenizde, demokrasi, sosyalizm mücadelenizde en önemli aracınız, en önemli silahınızdır.
Kuşanın bu silahı !
Bolşevik Devrim Mücadelesinde yerinizi alın ! Bolşevik Saflarda birleşin !
29 Ocak 2010, Bolşevik Parti Merkez Komitesi