HALKLARIN ANAYASASI , İŞÇİ SINIFI ÖNDERLİĞİNDE

HALKLARIN  DEVRİMİNİN

ESERİ OLACAKTIR…

Azdırılan ırkçı Türkçü kampanya ve açık savaş hazırlıkları içinde geri plana itilmiş olsa bile TC’ de egemen sınıfların değişik kesimleri arasında yürüyen iktidar dalaşı açısından önemli olan bir Anayasa tartışması yürüyor. AKP iktidara yürüyüşünde 1982 Anayasası yerine yeni bir Anayasa geçirmek istiyor. AKP Parti olarak daha kuruluş bildirisinde ve programında yeni bir Anayasa’yı, “Türkiye’de demokratikleşmenin bir adımı” olarak gündemine aldığını açıklamıştı. Askeri faşist Cunta tarafından hazırlattırılan ve Anayasaya Hayır propagandasının  yasak olduğu  bir “referandum”da halka onaylattırılan 1982 Anayasası’nın bir dizi maddesi, bilindiği gibi geçen 25 yıl içinde epeyi değişikliğe uğradı. Fakat bu Anayasa’nın militarist- Türkçü- faşist niteliği değişmedi. AKP dışında bir dizi kuruluş, bu arada özel sermayeli büyük burjuvazinin en önemli sınıf örgütü TÜSİAD da yeni bir Anayasa gerekliliğini tespit etmiş, bu yönde talepler getirmişti. 22 Temmuz seçimlerinin kısa süre ertesinde  AKP’nin ısmarladığı “Anayasa” taslağı  önce AKP’nin tartışmasına sunuldu. Fakat bu yapılmadan önce bu Anayasa Taslağı basına sızdırılarak Kemalist kesimin ilk tepkileri alındı. Bu temelde yapılan AKP tartışmalarında AKP’nin sahiplendiği Anayasa Taslağı’na son biçimi verildi. Şimdi bu taslak toplumun tüm kesimlerinin tartışmasına sunulacak. Sonra bu tartışmalar temelinde taslağa Meclis komisyonlarında son şekli verilerek taslak halk oyuna sunulacak.

Daha ilk tartışmalarda Kemalist kesimden taslağın hem özüne, hem de taslağın hazırlanış biçimine sert eleştiriler geldi.

Bu bağlamda tartışmalar ilerledikçe sertleşmeler de kaçınılmazdır. Çünkü 1982 Anayasası yerine “demokratikleştirme” adına getirilmek istenen AKP markalı Anayasa, sonuç olarak egemen sınıfların iki kanadı arasındaki iktidar dalaşında, AKP’nin iktidar yürüyüşünde, cumhurbaşkanlığının da “fethi”nden sonra yeni bir aşamadır. Kemalist iktidar sahipleri bu Anayasanın geçmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaktır. AKP bu Anayasayı gerektiğinde yalnızca kendi oylarıyla bile Halk Oyuna götürebilmek için tedbirini almıştır. AKP yanlısı bir çok yazarın bile gereksiz bulup, yapılmaması yönünde tavır takındığı geçen dönemde yapılan Anayasa değişiklikleri ile ilgili bu döneme sarkan referandum 22 Ekim’de yapıldı. Bu referandum sonucunda  toplantı yeter sayısının, karar yeter sayısı ile aynı olmadığı şu anda geçerli olan Anayasa’ya girdi. Yani Artık AKP’nin  şu andaki meclis yapısında  yeni Anayasa Taslağını halk oylamasına götürmek için kendi dışında hiçbir parti ve gruba ihtiyacı yoktur.

Savaş tamtamları sustuktan sonra egemen sınıfın iki kanadı arasında esas kavga bu noktada kopacaktır.

 

SÖMÜRÜCÜLERİN EN DEMOKRATİK ANAYASASI BİLE

SÖMÜRÜ SİSTEMİNİN SÜRDÜRÜLMESİNİN ARACIDIR

 

Anayasa tartışmalarına kimi sol güçler de katılıyor, var olan taslağa eleştiriler getiriyor, nelerin yer alması gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor vb. Bizim açımızdan  egemen sınıfların Anayasa tartışmasında sol adına söylenecek ilk söz şudur: Sömürücülerin en demokratik Anayasası bile sömürü sisteminin sürdürülmesinin bir aracıdır. Sömürü sistemi içinde kalan bir Anayasa, bu anayasa ne kadar demokratik bir Anayasa olursa olsun, sonuçta Burjuvazinin işçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerindeki diktatörlüğünün hukuk sisteminin temeli, en temel yasasıdır. Biz tabii ki, sömürü sistemi içinde de reformlar için mücadele ederiz. Şu veya bu yasal hak eğer bizim bu düzeni yıkmak için mücadelemizin şartlarını iyileştirecekse , ya da bu sistem içinde sömürü yoğunluğunu vb. geriletecek, bizim yaşam şartlarımızın iyileştirilmesi için daha uygun şartlar yaratacaksa, biz böyle haklar için de mücadele ederiz. Fakat bunu yaparken sistemin özü hakkında hiçbir hayal yaymayız. Esas sorunun sömürü sisteminin kendisi, ücretli emek sömürüsünün kendisi olduğunu, bunun kökten değişmesi gerektiğini, şu ya da bu hakkın alınması ile özde değişen bir şey olmadığını, olmayacağını da açıklarız.  Anayasa denen şey, bütün yasaların dayandığı, ilke olarak hiçbir yasanın onunla çelişme içinde bulunamayacağı temel yasa,  sömürü düzeninin en önemli hukuki metnidir. Böyle bir yasa, tek tek şu veya bu yasadan çok farklıdır. Anayasa tartışmasında düzen içi “pozitif” önerilerle  Anayasa tartışmasına katkıda bulunmak komünistlerin işi değildir, olamaz.

1982 Anayasası açık faşist bir askeri  darbenin dayattığı, militarist-Türkçü- faşist  bir Anayasadır. Bu anayasanın değişmesi, gelinen yerde bizzat burjuvazinin belirleyici önemde kesimlerinin isteği olarak kaçınılmaz hale gelmiştir. Değişecektir. Değiştirilen Anayasa, en iyi halde bugün batının emperyalist – ileri ülkelerindeki Anayasalara benzer, iyice gericileşmiş burjuva demokrasisinin bir Anayasası olacaktır. Kuşkusuz böyle bir Anayasa 1982 Anayasası’na göre işçi ve emekçiler açısından da kullanılabilecek haklar bağlamında kötüler içinde daha az kötü olan maddeler içerebilir. Buna rağmen işçilere- emekçilere lazım olan Anayasa bu Anayasa da değildir.

 

İŞÇİLERE VE EMEKÇİLERE NASIL BİR ANAYASA GEREKLİ?

 

İşçilere ve Emekçilere gerekli olan Anayasa, her şeyden önce sömürüye son veren, sömürüyü yasaklayan bir Anayasa olmak zorundadır.

Kuşkusuz içinde bulunduğumuz toplumsal şartlarda sömürünün tüm biçimlerine bir vuruşta son veren, tüm üretim araçları, bu arada topraklar ve arazi üzerinde toplumsal mülkiyeti bir vuruşta gerçekleştirecek bir Anayasa henüz mümkün değildir. Andaki durumda tüm üretim araçları üzerinde toplumsal mülkiyeti amaçlayan, ilk anda büyük sanayi ve büyük tarım işletmelerini, bu anlamda temel üretim araçlarını toplumsallaştıran, ilk anda toplumsallaştırılamayan küçük işletmelerde de işçilerin emekçilerin haklarını güçlendirip güvenceye alarak sömürüyü sınırlandıran; üretim araçları üzerindeki  miras hakkını kaldıran, böylelikle miras yoluyla  sömürünün sürdürülmesi imkanını yok eden bir Anayasa gereklidir.

İşçilere ve Emekçilere gerekli olan Anayasa, işçi ve emekçilerin sürekli artan maddi ve manevi ihtiyaçlarının en iyi şekilde  giderilmesini, bunun için merkezi planlı bir ekonomiyi görev olarak koyan Anayasadır.Bu anayasa yaşam temellerinin sürdürülebilirliğini, çevrenin korunmasını, doğayla uyum içinde üretimi öngören,  güvenceleyen bir Anayasadır.

İşçilere ve Emekçilere gerekli olan Anayasa, “Herkes yeteneği ölçüsünde, herkese ihtiyacı kadar” ilkesine varabilmek için, “Herkes yeteneği ölçüsünde, herkese emeği kadar” ilkesini temel alan bir Anayasadır.

İşçilere, emekçilere gerekli olan Anayasa, işçilerin emekçilerin devletin yönetimine doğrudan katılımını sağlayan Sovyet tipi örgütlenmeyi , işçiler emekçiler için en geniş demokrasiyi öngören bir Anayasadır.

İşçilere, emekçilere gerekli olan Anayasa, tüm yurttaşları için Çalışmayı en temel insan hakkı olarak tanıyan, her yurttaşının  harcadığı emeğin niteliğine ve niceliğine göre ücret aldığı bir iş sağlamayı toplum/devlet  güvencesi altına alan bir Anayasadır.

İşçilere, emekçilere gerekli olan Anayasa, tüm yurttaşların dinlenme hakkına sahip oldukları ; iş ve dinlenme zamanlarının çalışılan işe göre değiştiği ve fakat çalışma saatlerinin sürekli azaltılmasını görev olarak konduğu bir Anayasadır.

İşçilere, emekçilere gerekli olan Anayasa, yaşlılık, hastalık, sakatlık durumlarında tam yurttaşların bakımını toplumsal güvenceye bağlayan anayasadır.

İşçilere, emekçilere gerekli olan Anayasa:

 

“ANAYASAL ÇÖZÜM” YOK,

ÇÖZÜM DEVRİMDE !

 

Burada kısaca toplumun niteliği ve yurttaşların hakları açısından temel özelliklerini saydığımız bir Anayasa, görüldüğü gibi bambaşka bir sistemi , işçilerin Emekçilerin egemen olduğu bir sistemi gerektirir.  Sömürü sisteminde böyle bir Anayasa mümkün değildir. Fakat işçilere ve emekçilere gerçekten yarayacak olan Anayasa tam da böyle bir Anayasadır.

Burjuva sistemi içinde işçiler ve emekçilerin yaşamında köklü olumlu değişikliklere yasal temel olabilecek bir Anayasa mümkün değildir. Bu anlamda işçi ve emekçiler açısından temel  sorunlarının “Anayasal Çözümü” yoktur. Şimdi yürüyen Anayasa tartışmaları bu yüzden işçi sınıfı açısından fazla değeri olmayan, esasta egemen sınıflar arasındaki dalaş açısından önemli olan tartışmalardır. İşçi sınıfı ve emekçilerin bu tartışmalara, kendileri açısından en verimli biçimde “katılmaları”  ücretli emek sistemini kökünden yıkmak için devrim mücadelesine katılmakla, devrim için örgütlülük ve mücadelelerini ilerletmekle olur. İşçi sınıfı ve emekçilerin dertlerinin gerçek çözümü, burjuvazinin şu veya bu kesiminin Anayasa’sında değil, burjuvazinin tümüne karşı, sömürü sistemine karşı devrimdedir.

Anayasa tartışmalarına en iyi “katkı” ,  işçi ve emekçilere gerekli bir Anayasal düzeni kurmak için devrim mücadelesinde Bolşevik saflarda örgütlenmekle olur.

Anayasal hayallerle avunmayalım !

Bolşevik Safları sıklaştıralım !

Bolşevik Parti

Merkez Komitesi