Uluslararası emekçi kadınlar mücadele günü 1910’da Clara Zetkin’in önerisi üzerine II. Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı tarafından kabul edildi. 1911’den beri her yıl bu günde dünyanın her yerinde eylemler yapılarak, kapitalist toplumda kadınların baskıya ve sömürüye karşı mücadelesi sokağa taşınıyor. Bugün sokaklara döküldüğümüzde, eylemlerimiz Irak’ta savaşa karşı yönelmelidir. Savaşların bugün herşeyden önce kadınların sırtında yürütüldüğünü açıkça ortaya koymalıyız. Bu savaş Almanya’dan “çok uzakta”. Fakat her gün dünyada binlerce kadın savaşlarda ölüyor, kötü muamele görüp tecavüze uğruyor, öldürülüyor… Her savaşta egemenler, hasmını manen çökertmek ve cezalandırmak amacıyla cinsel şiddet, aşağılama, tecavüz ve zorla fuhuş yöntemlerine başvuruyorlar. Kadınların onuru ellerinden alınmaya ve direnme cesareti ve gücü kırılmaya çalışılıyor. Egemenlerin çıkarı hangisini gerektiriyorsa, kadınlar kâh silah sanayiinde, kâh sahra hastanelerinde katmerli çalışmaya zorlanıyorlar. Savaşın sefaletini, açlığı, göç yollarını ve göç ettirilmeyi ilk planda emekçi kadınlar yaşıyorlar! Daha 1990/91 Körfez Savaşında ve ondan sonraki savaşlarda, Somali’de, eski Yugoslavya’da, Kuzey Kürdistan–Türkiye’de, Afganistan’da olduğu gibi şimdi de Irak’ta göç kaçınılmaz olacaktır. Tüm dünyada tüm sığınmacıların üçte ikisini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor! Savaşların ardından gelen ekonomik krizlerden en çok kadınlar çekiyor, tüm dünyada en yoksulların yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor! Irak’a karşı savaş, sivil halk için, özellikle kadınlar ve çocuklar için felaketli sonuçlara yol açacak ve onların yangın yerine dönmüşçesine bombalanması anlamına gelecektir.
Irak’a karşı savaş, Ortadoğuda stratejik bölgelerin, nüfuz alanlarının, pazarların ve hammaddelerin yeniden paylaşımı uğruna emperyalist bir savaştır! Bu savaşta TÜM emperyalist güçler işin içindedir ve kendi çıkarlarını savunmaktadırlar! Almanya’nın barış istediği iddia edilse de, Almanya da işin içindedir! Almanya’nın Irak’la uzun vadeli ekonomik bağlantıları vardır ve o bunları elinde tutmak istemektedir. İşte bu yüzden derhal bombalamayı istemiyorlar! Kırmızı/Yeşil hükümetin bu taktik oyunlarını ve “barış” ikiyüzlülüğünü teşhir edelim! “Barış”tan söz ediyorlar ama aynı zamanda ABD birliklerine kendi hava sahasından geçme izni veriyorlar, Amerikan bombardıman uçaklarının Almanya’dan kalkmasına izin veriyorlar, Alman ordusuna Amerikan üslerini güvenlik kordonuna aldırıyorlar, Kuveyt’e biyolojik ve kimyasal silahlarla mücadele imkânına sahip panzer birlikleri konuşlandırıyorlar, Türkiye’ye Patriot füzeleri ve Awacs radar uçakları için pilotlar sağlıyorlar!!
Şu açık olmalı: Egemenler barıştan söz ettiklerinde, savaşı kastediyorlar! “Sınıflı toplumların binlerce yıllık tüm tarihinde savaşlar kanlı bir şerit gibi geçiyor. Özel mülkiyet, sömürü, zenginlik ve yoksulluk oldukça savaşlar kaçınılmazdır, ve her savaş etrafına ölüm ve veba salgını saçar.” (Rosa Luxemburg 1914) Buna ancak kapitalist sisteme karşı ve sosyalist devrim için mücadele son verebilir!
Haydi dünyanın her yerinde ezilen ve sömürülen halklarla dayanışmaya! Şu an savaşların ve ataerkil baskının etkilerinden en çok etkilenen Afganistanlı ve Iraklı kadınlarla dayanışmaya! Dünyanın her yerinde mücadele eden kadınlarla dayanışmaya!
Kadınların kurtuluşu devrimi gerektirir, gerisi ham hayaldir!
Kahrolsun emperyalizm!